Thursday 21 February 2013

Insanlari ne "soguk" yapar?


Soguk hava mi? Arkadassizlik mi? Mesafeler mi? Hayatta yerine oturmayan temel taslar mi? Yoksa kalp yorgunlugu mu?

Genelde sabahlari otobusle ise gidiyorum, metronun kalabalikligini artik goze alamiyorum. O kadar da insani olmayan sekillerde gitmek istemiyorum zaten gitmesi zor olan isime. Meshur iki katli Londra otobusleri… Alt katta yer yoksa, ust kata ciktiginizda daha fazla sansiniz olacagini pek dusunmeyin, genelde herkes ust kati seviyor. Hele merdivenlerde bekleyenler varsa- soforun tum uyarilarina ragmen (!)- bence denemeyin bile merdivenlerden cikmayi, zaten insanlari itip kakip cikamazsiniz yukari.

Genelde sansli oluyorum, ust katta bir yer oluyor benim duragimda. Buldugun yere oturman lazim, pencere kenari, en on veya en arka gibi secim sansi pek yok sabah ve aksam saatlerinde. Mevsim kis, oturunca soyunup dokunmek lazim, soyun dokun, kitabini, dergini, Ipad’ini, e-bookunu cikar ve yolculuk baslasin.

Herkes birseye gomulmus, pencereden bakan insan o kadar az ki… Bazen canim ne dergi ne kitap, hicbirini istemiyor, “Bugun de boyle olsun” diyorum, 5’ten fazla kisi bulamazsiniz oyle hicbirsey yapmayan, “bugun de boyle olsun” diyen benim gibi. Uyuyan bile az. Oysa ben her zaman otobuslerde, servislerde uyurdum okula, hatta universiteye giderken.

Bir yandan guzel birseyler okumak, zamani bos gecirmemek, bilgilenmek vb vb … ama birseyler eksik gibi? Otobuse binince ahir bir hava var hemen hissedilen. Buyuk ihtimalle insanlarin da ici benimki gibi usumus. Sonra dusunuyorum, “Zor zamanlar geciriyor herkes. Kimbilir herkesin ne derdi var ki ondan kimse gulumsemiyor bile. Sadece acik renkli tenler, dertli bakan renkli gozler”. Ya da en cok ben miyim burada usuyen?

Ben genelde sabah insaniyimdir, uyanma ile ilgili sorunum olmaz, “Ne guzel yeni bir gun basliyor!” derim, ya da derdim.  Kahvaltimi ederim hep, canim pek istemese bile- cunku annem bize oyle ogretti- ve cikarim evden. Cogu sabah artik hep cikmalar gecikiyor, “cayimdan iki yudum daha”, “utunun fisini cektim mi?”, “buzluktan eti cikardim mi?”, sanirim oyalaniyorum gereginden fazla. Eldiven, atki, cizmeler, iki kat corap… usumek bana yaramiyor, icim de usumus cok. Bu kis cok uzun oldu.  

Bu sabah dusundum, bahar gelecek yakinda, inaniyorum, gelecek. Agaclar acmak icin hazirlaniyorlar, belli tomurcuklar patlamak icin yerini almis dallarda. Ama neden burasi cok agir? Bahar gelince duzelir mi acaba?
Resim Google'dan- sahiplerine tesekkur ederim!
 

No comments: