Thursday 16 September 2010

Rekabet- her yerde!


Bildiğiniz üzere şu aralar oldukça fazla boş vaktim var ve zamanı boşa harcamaktan nefret eden biri olduğumdan “hııımmmm… ne yapsam, ne etsem?” diye sürekli kafa yoruyorum. (ha, yapip yapmadığım ayrı bir yazı konusu ama kafa yoruyorum, yani istek var!) Son maceralarımdan biri “crochet” kursu.  Turkce cevirisi “kroşe” ya da “tığ işi” – ama öyle ultra super ince tığ işi değil tecrübe ettiğim kadarıyla. Neyse, asıl hedefim, bu işle yapılan bir oyuncak var, onu yapmayı öğrenmek; ileride arkadaşların çoluğu çocuğu olur, favori teyze ben olmalıyımmmm!!!! İşte o oyuncağı yapmak için bu ilk kursa gitmek lazımmış. Sonuçta gittim.
Gittim, sanatı öğrendim vb. ama tüm bunlardan çok benim dikkatimi , ben ve saz arkadaşlarımın (!) yakından tanıdığı “hırs ablalar” çekti. Burada da onlardan var. “Hııııımmmm!! Ben yapmalıyım en iyisini”, “en iyi tığ işini ben yapmalıyımmmm!!”, “hem kariyer ablasıyım, hem de tığ örerimmmmm!!”, “du’ bakim, şu Esin n’apmış?! I-ıh, olmamış, becerememiş!!”, “Örtmenim, bakın bakın ben en iyisini yapıyorum di mi?! Ama şurda sanırsam bir ilmek atladım, 1 milim kaydı galiba işim…heeeiiii n’apcem ben şimdi??”
Sonuç: Bunlara dikkat etmekten benim işim hafiften “beginner” oldu ama azimliyim! O oyuncak sınıfında kırmızı kurdeleyi ben takacağım!!! 

San'atım! 
Aslında örgü tarihim başarılıdır, elimin alışması lazım birazcık! 

No comments: